Untitled Page
SİNOP VE İLÇELERİ KÜLTÜREL TANITIM HOŞGELDİNİZ...

   
  SİNOP VE İLÇELERİ WEB TANITIM SİTESİ (sinop hakkında herşey)
  İz Bırakanlar
 
Celalettin Beyazıt (Kötürüm Beyazıt)
(? - 1385)
Sinop’ta doğmuştur. 1336 senesinde Candaroğulları hükümdarı Adil Bey’in ölümü üzerine Sinop tahtına geçmiştir. Etrafındaki beyliklerle daima bir mücadele içersine girmiştir. Bir müddet sonra hüküm sürdüğü Sinop’ta öldü (1385). Mezarı Alaaddin Camii avlusu içindeki İsfendiyaroğulları türbesi içindedir.
Taşköprü(Kastamonu İlçesi), M.S. 1366 yılında Yağmur Bey’in oğlu Ali Bey tarafından Kastamonu Emiri Adil Bey’in oğlu Celaleddin Beyazıt (Kötürüm Beyazıt) adına yaptırılmıştır Kastamonu’nun Araç İlçesi’nde Kötürüm Beyazıt Camii bulunmaktadır.
Cumhuriyet Dönemi Sinop Valileri 
Diogenes 
 
(MÖ 413-324)
Yunan düşünürü.M.Ö. 411, 412 veya 413 yılında, Sinop’ta dünyaya geldiği bilinen tarihte Sinoplu Diogenes(Diyojen) diye ün yapan bu Kinik filozof, asıl mesleği kuyumculuk olan ve kalp para bastığı için Sinop’tan sürülmüş, baba oğul Atina’ya yerleşmişlerdir.
Kinik felsefe okulunun kurucusu Antisthenes’in en ünlü öğrencisidir. Bu okulun düşünce sistemine göre en üstün iyi, erdemdir. Bilim, şan ve şeref, servet, hor görülmesi gereken iyilerdir. Her yerde özentiyi kötülemek ve onun karşısına doğal olanı koymak gerekir. Bilge kendini istek ve duygulardan uzak tutmalı, gereksinimlerini en aza indirmeli.
Diogenes’in yeni bir öğretisi yoktur. Ruh ve Beden için iki ayrı disiplin benimsemiştir. Beden jimnastikle, ruh erdemle gelişir. Erdem doğaya uygun bir biçimde yaşamak, yani olabildiğince istek ve gereksinimleri azaltmaktır. Bu nedenle refah, incelik, güzel sanatlar, bilim, güzellik, varsıllık, soyluluk gereksizdir.
Antisthenes’in daha önce savunduğu bu düşünceleri Diogenes daha uca götürür. Her mevsimde yalınayak dolaşır, harmanisine sarınıp tapınak kapılarında yatar ve bir fıçı içinde yaşardı. Tüm eşyası bir değnek, bir torba, bir de çanaktı.
Sözlerini esirgemeden ve yerinde karşılık vererek, insanların boş gurur, tutku ve budalalıklarıyla alay eder. Diogenes’in gündüz fenerle gerçek adamı aramaya çıktığı herkesçe bilinen bir öyküdür.
Diyojen aşırı gururlu bir insandı ve herkesi küçümserdi. Sıradan insanlardan nefret eder ve hepsini o derece küçük görürdü ki, bir öğle vakti elinde fener "bir adam arıyorum" diye bağırarak Atina sokaklarında dolaşmış, böylece Atina’da adam görmediğini anlatmak istemiş. Her şeye rağmen Atina’da sayılan bir insandı, krallar bile onun ilmine, zekasına ve kişiliğine hürmet ederlerdi. Corinth’e gelen Büyük İskender, Diyojen’i ziyaret etti ve bir dileği olup olmadığını sordu. O ise bu soruya "Evet var, gölge etme başka ihsan istemem." yanıtını verdi.
Kış günleri çıplak ayaklarla karlar üzerinde dolaşır, donmuş heykelleri kucaklar, vücuduna zulüm ederdi. Eflatun (Plato), ona Çılgın Sokrat (Sokrates) derdi. Servet ve varlık düşmanı idi ve bunların erdeme (ahlakin övdüğü iyilikçilik, acıma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin adi, fazilet - virtue) ters düştüğünü iddia ederdi. Zamanın felsefe (madde ve yaşamayı ve bunların dünya, toplum, ruh gibi türlü belirtilerini neden, ilke, amaç bakımından inceleyen zihin çalışması ve bu çalışmanın verimi. 2. Görüş, düşünce sistemi - philosophy) okullarına da dokunmaktan çekinmeyen çekinmeyen bir tabiata sahipti. Günün hatiplerine "zamanın uşakları" tabirini uygun görür, Eflatun’un öğretimine "zaman kaybettirme" derdi. Eflatun ona "Çılgın Sokrat" demiştir. Servet ve varlık düşmanı olan Diogenes bunların erdeme ters düştüğünü iddia etmiştir
Çok güzel konuşan, üstün zekası ile herkesi etkileyebilen bu ünlü Kinik filozof bütün gariplik ve anormal hal ve tavırlarına rağmen saygı görmüş, ölümünden sonra Onun adına Korintoslular bir sütun, Sinoplular da bir heykelini dikmişler, adını ve anısını yaşatmışlardır.
Elmas Mehmed paşa 1661 - 1697)
Sinop’ta doğmuştur. Bir gemi reisinin oğludur. IV. Mehmet’in Padişahlığı sırasında saraya alınmıştır. Saraydan çıkarak, Silahtarlık, Turakeşlik gibi önemli vazifelerle, 1688’de henüz 27 yaşında iken vezir olmuştur. 1664’te Sadrazamlığa getirilmiştir.
Sadrazam bulunduğu iki buçuk sene zarfında muharebe meydanlarında başarılar kazanmış, Avusturyalılarla yapılan Zante Savaşı esnasında şehit düşmüştür.

Gazi Çelebi (?-1322)
Sinop’ta bir hükümet kuran Pervaneoğulları’nın son hükümdarı Gazi Çelebi, Anadolu Selçuklularından Sultan Gıyaseddin Mesut II.’nin oğludur. Kahramanlığı ile tanınmış bir Türk beyidir. Babasının Moğollara esir düşmesi üzerine 1300 tarihinde babasının yerine geçmiştir. Asıl adının Sultan Altunbaş olduğu rivayet edilir. 1322’de ölmüştür. Türbesi Pervane Medresesi içindedir.
22 yıl hükümdarlık yapmış, oğlu olmadığından ölümünden sonra kızı bir süre babasının yerine görev yapmıştır. Bu arada Kastamonu’da hüküm süren Candaroğlu Süleyman Paşa, Sinop’taki karışıklık nedeniyle şehri 1323 tarihinde ele geçirdi. Buraya Vali olarak oğlu İbrahim Bey’i gönderdi.

Hasan Fehmi 1867 - 1933)
Sinop civarında Acara’da doğmuştur. Millet Meclisi’ndeki çalışmaları ve bazı eserleri ile tanınır. Medrese ve hukuk da okumuştur. 1908’de açılan İstanbul Meclisine Sinop’tan Milletvekili seçilmiştir. İttihat ve Terakki zamanında yeniliği savunmakla dikkati çekmiştir. T.B.M.M.’nin ilk dönem milletvekillerindendir.
Ceviz Ağacı, Hikmet-i Teşri, Kürsi-i İslamda bir Hitabe adlı eserleri ile Kur’an tercümesinin ilk forması yayınlanmıştır.
İbrahim Bey (1) Candaroğlu Beyidir. Süleyman Paşa’nın oğludur. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Sinop Beyi iken (1339) Kastamonu’yu almıştır. Hükümdarlığı kısa sürmüş ölümünden sonra Alaaddin Camii avlusundaki İsfendiyaroğulları türbesine gömülmüştür.
İbrahim Bey (2)  - 1443)
Candaroğlu İsfendiyar Bey’in oğludur. Babasının ölümünden sonra vasiyeti üzerine diğer kardeşleri onu hükümdar seçmiştir. Üç buçuk yıl süren hükümdarlığı olaysız geçmiş, Sultan Murat’ın kızı Selçuk Sultan ile evlenerek Osmanlı Hanedanı ile akraba olmuştur. Ölümünden sonra Sinop’taki türbesine gömülmüştür.

Îsfendiyar Bey  1440)
Sinop’ta doğmuştur. Kötürüm Beyazıt’ın 1385 yılında ölümünden sonra Beyliğin başına geçmiştir. Zamanı mücadeleyle geçmiştir. Yıldırım’la Timur ihtilafında Timur’u tutmuş, buna kızan Yıldırım, Sinop’a gelerek şehri kuşatmış ancak alamamıştır. Bir süre sonra Osmanlılara yenilen İsfendiyar Bey II. Murat ile sulh yapmıştır (1423). Uzun hayatı harplerle geçen İsfendiyar Bey, sabırlı, şahsiyet sahibi olmakla birlikte ilmi seven bilginleri koruyan bir zattır. Oğlu için Türkçe bir Kur’an tefsiri yazdırmıştır. 29 Ocak 1440 tarihinde ölmüş, Sinop’ta aile türbesinde babasının yanına gömülmüştür.
Kemalettin Sami Paşa   
(1884 - 1934)
Asker.1905’te Mühendishane-i Berr-i Hümayun’u, 1908’de Harp Akademisi’ni bitirdi.
I. Dünya Savaşı ve İstiklâl Savaşında yararlılıklar ile tanınmış değerli komutanlarımızdandır. Balkan Harbinde sağ kolu sakat kalmıştır. Sakatlıktan yılmamış, I. Dünya Savaşında çeşitli cephelerde fedakarlıkla çalışmış, on üç yerinden yara almıştır. Ayni fedakarlığı İstiklâl Harbinde de göstermiş yirmi iki yara da bu harpte almıştır.
16 Mart İstanbul İşgali faciasından 10.Kafkas Fırkası Komutanı sıfatıyla İstanbul’da bulunmuş ve o acının hıncını almak için Anadolu’ya geçmiştir. Anadolu Muharebelerinin hepsinde yer almış IV. Kolorduyu Büyük Taarruz’da kumanda etmiştir. İstiklâl Harbi sonunda T.B.M.M.’de Sinop Milletvekili seçilmiştir. Ardından Berlin Büyükelçiliğine gönderilmiş 1933 yılında Almanya’da önemli bir otomobil kazası geçirerek başından yaralanmış ve uzun süre hasta yattıktan sonra kurtulmuştur. Kemalettin Sami Paşa Almanya’da ölmüştür (1934).
Kızıl Ahmet Bey (Cemaleddin)
Mehmet Şerif Bey (Avcıoğlu)
Ömer Şifaî Dede
Rüştü Paşa (Mütercim)
Salih Zeki
Sarı Saltuk
Seydi Ali Reis
Sinoplu Mümin (Hekim)
Şevket Bey (Peker)
Tayyareci Nuri Bey
Ferit Dikmen
Ahmet Muhip Dranas
Necmettin Erbakan
Ahmet Gürsoy
Turan Güven
Cevdet Kerim İncedayı
Rıza Nur
Yusuf Kemal Tengirşenk
Muhit Tümerkan
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol